Prof. Dr. ŞENER MEASAMİK’TE GÖÇMEN NÜFUSA KARŞI UYARDI
İZMİR Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Alper Şener, Türkiye’de hızla artan kızamık vakalarına karşı uyarıda bulunarak, bunun masum bir hastalık olmadığını söyledi. Türkiye’deki göçmenlerin bulaşıcı hastalıklar açısından ciddi tehdit oluşturduğunu belirten Prof. Türkiye’nin yıllık nüfus artışı bellidir. Çocukluk çağı aşılarının yüzde 90’ını aile hekimliği yapıyor. Kızamıkta bir hareketlilik olursa ülke genelinde yaygın olan kızamık kümelenmesinin salgına dönüşebileceğini, Türk nüfusunda aşıdan kaçınanların da olabileceğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) açıkladığı rakamlara göre, geçmişi çok eskilere dayanan, milyonlarca çocuk ve yetişkinin hayatını kaybetmesine ve çok daha fazlasının da sakat kalmasına neden olan, oldukça bulaşıcı olan kızamık hastalığında Ocak ayından bu yana vaka sayısı sürekli artıyor. Sağlık Bakanlığı’nın DSÖ’ye bildirdiği resmi verilere göre 2023’ün ilk 4 ayında Türkiye’de 1440 kızamık vakası görüldü. Vakalardaki artışı değerlendiren İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Sorumlusu Prof. Alper Şener, kontrolsüz nüfus artışının hastalığın artmasında etkili olduğunu söyledi. Kızamığın sadece insanlarda görülen bulaşıcı bir hastalık olduğuna işaret eden Prof. Dr. Alper Şener, özellikle aşılarla toplumun korunabileceğini kaydetti. Aşı ile önlenebilen çocukluk çağı hastalıklarının birçoğunun doğada hayvanlarda da görülebildiğini belirten Prof. Bir popülasyondaki bağışıklık oranı yüzde 96’nın altına düştüğünde kızamık virüsü harekete geçmeye başlar. Bu doğal bir süreçtir. 1990’ların sonunda ve 2000’lerin ortalarında durum böyleydi. Kızamığı unutmayın, aynı zamanda ölümcül bir hastalıktır. Aşılanmamış kişiler kızamığa yakalandıklarında hastaneye yatma riski altındadır. Ayrıca ilerleyici bir nörolojik hastalıktan muzdarip olabilir. Hatta bu hastalıkla uzun bir ömür yaşayabileceğini söyledi.
‘İSTANBUL’DAKİ ARTIŞ DİKKATLİCE İZLENMELİ’
Çocukluk döneminde aşılamanın büyük önem taşıdığını belirten Prof. Şener, kızamık vaka sayılarında son 6 ayda görülen artışın özellikle İstanbul merkezli olduğunu vurguladı. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalara göre hastalığın salgın aşamasında olmadığını belirten Şener, yine çok dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulundu. prof. Şener, “İstanbul’da başlayan salgın hastalıkların Türkiye genelinde önemli sorunlara yol açtığını geçmişte Covid 19 ile birlikte gördük. Çünkü Türkiye’de her 5 kişiden 1’i İstanbul’da yaşıyor. 20 milyon nüfuslu bir şehirdeki artış dikkatle izlenmelidir. Halkın bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
SONLANAN VAKA SAYISINA DİKKAT
Pandemi döneminde hem dünyada hem de Türkiye’de aşı karşıtlığının ve aşı olmama eğiliminin yaygınlaştığını belirten Dr. Dr. Alper Şener, Türkiye’deki göçmenlere dikkat çekti. Göçmenlerin bulaşıcı hastalıklar açısından önemli bir tehdit oluşturduğunu belirten Prof. Türkiye’nin yıllık nüfus artışı bellidir. Çocukluk çağı aşılarının yüzde 90’ını aile hekimliği yapıyor. Kızamıktaki dalgalanma aşıdan kaçınan Türk nüfusuna da yansırsa, ülke genelinde yaygın olan kızamık kümelenmesi bir salgına dönüşebilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamlarına göre Ocak ayından bu yana kızamık teşhislerinde artış var. Fakat çocukluk çağındaki pişik hastalıkları birbirine karışmaktadır. Kızamıkçık ve diğer hastalıkların tümü kızamığa benzeyebilir. Döküntü üretebilir. Somutlaşan vaka sayısına bakmak gerekiyor.
“Kızamık masum bir hastalık değil”
Kızamık aşısı olanlarda makul riskler olabileceğini ifade eden Prof. Prof. Dr. Şener bazı uyarılarda bulunarak şunları söyledi:
Kızamık saf bir hastalık değildir. Kızarıklık çocukluk hastalıklarını herkesin yaşaması gereken bir hastalık olarak yorumluyorlar. Bu yanlış bir inançtır. Öyle bir şey yok. Aşı ile korunduğunuzda bu hastalığı semptomsuz atlatırsınız, kızamık virüsü ile karşılaşsanız bile sonrasında oluşabilecek zatürre ve beyin iltihabı gibi klinik tablolardan uzak durursunuz. Halk sağlığı açısından aşılanan nüfusu yüzde 96’nın üzerinde tutarsak hastane yükünü de azaltmış oluruz. Hastalıktan korkmuyorsanız ve bağışıklık sisteminize güveniyorsanız, yaygın bir hastalık tablosuna neden olabileceğinizi bilmelisiniz. Hastalık yükü artarsa virüs yükü de artar. Daha fazla viral partiküle maruz kalma hastaneye yatış süresini artırır. Ben mesleğin başında pratisyen hekimken köy köy aşı poşetleriyle gidip kampanyalar yapardık. O döneme geri dönmemek için çocukluk aşılarını ihmal etmemeliyiz.
SAĞLIK ÇALIŞANLARINA DOZU HATIRLATMA
Kızamıkta en riskli popülasyonun sağlık çalışanları olduğunu anlatan Prof. Dr. Şener, bu küme için hatırlatma dozu önerdi. prof. Şener, sağlık çalışanlarının aşı olsalar bile ağır bir virüse maruz kalacakları için enfekte olabileceklerini söyledi. Salgın varsa bu hastaların bakımını üstlenen kişilere ve ağır bakım çalışanlarına hatırlatma dozu aşısı önerilir. Bu aşı iki doz halinde verilmektedir. Kızamık ayrıca 65 yaş üstü kişiler, organ nakli hastaları, hemodiyaliz hastaları, kronik akciğer hastalığı, kalp yetmezliği ve kanser hastaları için de çok tehlikelidir. Çünkü çok bulaşıcıdır. 10 enfeksiyondan 9’u hastalıkla sonuçlanıyor. Covid 19 ile bile kıyaslanamayacak oranda bulaşıcı. Aşının koruma oranı yüzde 96’nın üzerinde. Yüzde 100’e yakın. Aşıyı hamilelere ve kanser hastaları gibi bağışıklık sistemi baskılanmış kişilere önermiyoruz. Canlı aşıdır.